Programlama Sözlükçesi

Bu sayfada, güncemde kullandığım Türkçe programlama terimlerinin kısa açıklamalarını ve İngilizce karşılıklarını bulacaksınız. Açıklamaları okurken anlatımı yalınlaştırmak adına alternatiflerin bulunması durumunda Java terminolojisinin tercih edildiğini unutmayınız.

A B Ç D E F G H İ K M N Ö S T Ü V Y

A

açımlama
- Programlama öğelerinin özelliklerini tanımlayan üstverilerin oluşmasını sağlamak için kaynak koda eklenen programcı tanımlı niteleyiciler. (açmak→açımlamak:bir öğeyi ayrıntılı bir biçimde, derinlemesine açmak; İng., annotation)
akak
- Disk dosyası, ağ gibi çevre aygıtlarındaki bir veri kaynağı veya hedefinin program içindeki temsilcisi. (İng., stream)
alıcı nesne
- Gönderilen bir iletinin varsayılan argümanı konumundaki nesne. Bu nesnenin dinamik tür olarak da adlandırılan türü, iletinin hangi sınıftaki aynı adlı metoda yönlendirileceğini bulmakta kullanılır. (bkz., hedef tutacak; İng., receiver (object))
altsınıf
- Kalıtlama ile ilişkilendirilen iki sınıftan daha uzmanlaşmış olanı; daha genel bir sınıftan türetilen sınıf. (İng., subclass, derived class)
anahtar
- Bir tutanağın türdeşlerinden ayırt edilmesini sağlayan parçası. Bu, kimi zaman vatandaşlık nosunun vatandaşları ayırt edişinde olduğu gibi anahtar ile tutanak arasında 1-1 bir ilişki kurarken, kimi zaman adın öğrencileri ayırt etmesinde olduğu gibi 1-n bir ilişki kurar. (İng., key)
anında derleme
- Yorumlamanın neden olduğu performans düşüklüğünü gidermek için, programın bazı bölümlerinin—kullanılan veya kullanılması beklenen bir metot veya sınıf dosyası olabilir—çalıştırma sırasında hedef makinenin makine koduna çevrilmesi. (İng., just-in-time compilation)
arayüz 🔎
- Bir bileşen tarafından vaat edilen işlevselliğin tümünü veya bir bölümünü kullanıcıya sunan parça. Arayüz tarafından sunulan işlevselliğin uygun yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmesi gerekir. (İng., interface)
ayrıksı durum 🔎
- Programın beklenilen işleyişi çerçevesinde ortaya çıkması umulmayan, istisnai durum. (İng., exception(al condition))
(Sayfa başı)

B

biçimlendirme
- Bir değerin sahip olduğu tür dışında kullanılabilmesini sağlamak için uygulanan işlem. Dönüşümün uygulandığı türlerin uyumsuzluğu durumunda değer kaybı oluşabilir. (İng., casting)
bileşen
- Bir ürünün tak-çıkar mantığıyla değiştirilebilecek ve bir veya daha fazla sayıda arayüzü destekleyen yeniden kullanılabilir parçası. (İng., component)
bileşke tür 🔎
- Yapısal olarak daha basit türlerden oluşturulan tür. (bkz., dizi, sınıf; İng., compound type)
bileştirme
- Bir öğenin daha küçük parçaların işlevselliklerinin birleştirilmesiyle inşa edilmesi. (İng., composition)
(Sayfa başı)

Ç

çeşni 🔎
- Sınıf sıradüzeni içinde yer almayıp, herhangi bir diğer sınıfa katılmak suretiyle söz konusu sınıfa işlev katan soyut sınıf. (İng., mixin)
çokbiçimlilik
- Bir iletinin gönderilmesi sonrasında, tutacağın farklı türden nesneleri temsil edebilmesi nedeniyle farklı metotların çağrılması durumu. (İng., polymorphism)
çöp toplayıcı
- Programın çalışması sırasında kullanılmaz hale gelen yığın bellek bölgelerini yeniden kullanım amacıyla kullanılabilir bellek havuzuna geri döndüren altsüreç, çöpçü (bkz., sonlandırıcı; İng., garbage collector)
(Sayfa başı)

D

derleyici
- Derlemeye söz konusu olan birimin—Java'da sınıf veya arayüz, C/C++'da dosya—tümünü birden ele alıp kaynak dilin kurallarına uygunluk denetiminin ardından düşük düzeyli bir dile çeviren yazılım. Akılda kalıcılığı artırmak adına, derlemeyi bir romanın tümünün çevrilip ikinci bir dilde basılmasına benzetebiliriz. (bkz., yorumlayıcı; İng., compiler)
dışsallaştırma
- Bir nesnenin disk dosyası, ağ gibi çevre aygıtlarına daha sonradan okunabilecek biçimde yazılması. Bu yazım sırasında, nesnenin atıfta bulunduğu nesneler de tek kopyaları olacak şekilde ve sonsuz döngüyü önleyerek yazılır. (bkz., içselleştirme; İng., externalization, serialization)
dinamik iletim
- Gönderilen iletinin hangi metodun çağrılmasına neden olacağının programın çalışması sırasında belli olması. (İng., dynamic dispatch)
dizi 🔎
- Türdeş verilerin gruplanarak tek bir ad aracılığıyla işlenmesine olanak tanıyan bileşke tür. (İng., array)
döngü
- Bir koşulun oluşup oluşmamasına bağlı olarak yinelenen komut dizisi. Döngü türüne bağlı olarak, koşul bitiş durumunu bildirebileceği gibi yineleme durumunu da bildirebilir. (İng., loop)
düzenli deyim 🔎
- Bir grup karakter katarını sahip oldukları içeriğin ortak özelliklerini temel alarak betimleyen özel bir çeşit karakter katarı. (İng., regular expression)
(Sayfa başı)

E

edimli kütük
- Fiziksel ya da sanal bir makine üzerinde çalıştırılabilecek dosya. (İng., executable file)
eniyileme
- Bir sürecin daha az kaynak (işlemci zamanı, bellek alanı, vb.) kullanmasını sağlayacak biçimde elden geçirilip değiştirilmesi. (İng., optimization)
eşlem 🔎
- Anahtarlar ile ilişkin tutanak bilgileri arasındaki eşlemeleri tutan ve hızlı ekleme, güncelleme, silme ve sorgulama zamanlarına sahip veri yapısı. (İng., map)
ezmek
- Üstsınıfta var olan bir özelliği altsınıfta değiştirerek yeniden tanımlamak. (İng., to override)
(Sayfa başı)

F

fabrika metodu
- Var olan bir nesneyi paylaştırmak, bazı işlemleri geciktirmek gibi yöntemlerle yapıcıların kullanma şansı olmayan eniyilemeler sayesinde düşük maliyetli bir biçimde nesne yaratan özel metot. (İng., factory method)
fonksiyonel programlama
- Temel soyutlama aracı ve yeniden kullanma birimi olarak argümanda geçirilip, sonuçta döndürülebilmek suretiyle birinci sınıf programlama öğesi haline getirilen altyordamın kullanıldığı ve çözümlerin bu tür altyordamların bileştirilmesi yoluyla sağlandığı programlama yöntemi. (İng., functional programming)
(Sayfa başı)

G

gerçekleştirim
- Problemin çalıştırılabilir çözümünün elde edilmesi için kaynak kodun yazılması. (İng., implementation)
gerçekleştirme
- Bir sınıfın bir arayüzdeki iletilere karşılık metot gövdelerini sağlaması. (bkz., kalıtlama; İng., implementation)
gezici
- Bir kabın uygun bir görüntüsü yoluyla dolaşılmasını sağlayan nesne. (İng., iterator)
görüntü
- Paylaştırdığı bir başka nesnenin uygun parçalarını/özelliklerini süzerek kullandıran nesne. Örnek olarak, List arayüzündeki iterator ve listIterator iletileri ile Map arayüzündeki entrySet, keySet ve values iletilerinin döndürdüğü tutacakların temsil ettiği nesneler gösterilebilir. (İng., view)
gösterge arayüz
- Gerçekleştirilecek ileti içermeyen arayüz. (İng., marker interface)
gösterici
- Gösterdiği adresteki bellek bölgesinin belli bir türe ait olarak ele alınmasını sağlayan tür işleci. (İng., pointer)
(Sayfa başı)

H

hatadan arındırma
- Bir programın beklenen dışında davranması sonrasında yapılan bakım çalışması ile doğru çalışır hale getirilmesi. (İng., debugging)
hedef tutacak
- Gönderilen bir iletinin varsayılan argümanı konumundaki nesneyi—ileti alıcıyı—gösteren tutacak. Bu tutacağın statik tür olarak da adlandırılan türü, derleyici tarafından iletinin gönderilebilir olup olmadığının saptanması sırasında kullanılır. (bkz., alıcı nesne; İng., target handle)
(Sayfa başı)

İ

içgörü
- Programlama öğelerinin çalışma esnasında sorgulanmaları suretiyle özelliklerinin keşfedilmesi. (İng., reflection, introspection)
içrekleştirmek
- Nesne için yerin bir sınıf veya birime özel bellek havuzundan ayrılması. (İng., to intern; örnek için String sınıfının anlatıldığı bu yazıya🔎 bakınız.)
içselleştirme
- Daha önceden dışsallaştırılmış bir nesnenin disk dosyası, ağ gibi çevre aygıtlardan okunması, birincil belleğe taşınması. Bu işlem sırasında, nesnenin atıfta bulunduğu nesneler de dışsallaştırma sırasındaki halleriyle içselleştirilirler. (bkz., dışsallaştırma; İng., internalization, de-serialization)
ileti
- Hedef tutacak süzgecinden geçerek dinamik iletimli bir biçimde alıcı nesnenin özelliklerine göre bir metodun çağrılmasına neden olan soyut işlev veya eylem. (İng., message)
ilkel tür 🔎
- Genelde işlemci mimarileri tarafından doğrudan desteklenen ve programlama dilinin tür tanımlama desteği kullanılmadan doğrudan kullanılabilecek veri türü. (İng., primitive type)
işleç
- Genelde + veya -- gibi evrensel bir ada sahip, kimi zamansa new veya instanceof gibi genel kabul gören bir adı bulunan değer döndürücü yordam. (İng., operator)
izlek
- Aynı süreç içinde değişik denetim akışları izleyerek işlerini birbirleriyle koşut bir biçimde gören işlem birimleri. Koşutluk, sürecin üzerinde çalıştığı makinenin işlemci sayısına bağlı olarak gerçek veya sanal olabilir. (İng., thread)
(Sayfa başı)

K

kalıtlama 🔎
- Benzer kavramları temsil eden sınıflar arasındaki ortak özelliklerin üstsınıflarda toplanması sonrasında, üstsınıflardaki özelliklerin yeniden kullanımını olanaklı kılan üstkavram. (bkz., gerçekleştirme; İng., inheritance)
kaplam
- Bir tanımın geçerli olduğu program metninin kapladığı alan. (İng., scope)
kod örtüsü
- Bir fonksiyondaki serbest tanımlayıcıların—yani, fonksiyon gövdesi içinde tanımlanmamış olan tanımlayıcıların—fonksiyonun dışındaki tanımlarla eşleştirilmesi sonrasında fonksiyonun söz konusu dış tanımlayıcıları yakalamasıyla oluşan örtü, fonksiyon ve veri bileşkesi. (kısaca örtü; İng., closure)
komutsal
- İşini bellek içeriğini artımsal bir biçimde değiştirmek suretiyle yapan. (İng., imperative)
kopyalayan yapıcı
- Argümanda geçirilen nesne ile aynı özelliklere sahip yeni bir nesne yaratmakta kullanılan yapıcı. (İng., copy constructor)
kotarıcı 🔎
- Beklenen işleyişe aykırı durumlarda programa çeki düzen vermek amacıyla işletim ortamı tarafından çağrılan yordam. Oluşan istisnai durum, işletim dizgesinden gönderilecek bir sinyal ile bildirilebileceği gibi, JSM veya yazılımın diğer parçalarının fırlattığı bir ayrıksı durum nesnesi ile de bildirilebilir. (İng., handler)
(Sayfa başı)

M

metot
- Bir değer üretmek veya yan etki yaratmak amacıyla çağrılan, belirli bir işleve sahip parametrik kod bloğu. (İng., method)
(Sayfa başı)

N

nesne
- Ait olduğu sınıfın arayüzüne uygun bir biçimde denetimli erişilen ve güncellenen bellek bölgesi; bir ya da birden çok altyordamda serbest tanımlayıcı olarak var olan ve bu altyordamlar tarafından "yakalanmak" suretiyle örtülen verilerin bileşkesi. (bkz., kod örtüsü; İng., object)
nesne tabanlı
- Bir yazılım aşamasının ifa edilmesi sırasında problem uzayındaki varlık ve kavramların modellenmesi amacıyla soyut veri türü tanımlama araçlarının kullanıldığı geliştirme yöntemi. (İng., object-based)
nesne yönelimli
- Nesne tabanlılık özelliklerine ek olarak, yeniden kullanma aracı olan kalıtlama ve gerçekleştirme ilişkilerinden yararlanılan geliştirme yöntemi. (İng., object-oriented)
niceleyici
- Bir öğenin bulunduğu bağlamdaki geçiş/oluş sayısını belirten işleç. (İng., quantifier)
niteleyici
- Bir programlama öğesinin bağlama zamanı, değiştirilebilirlik, erişilebilirlik gibi özelliklerini belirten üstbilgi. (İng., modifier)
(Sayfa başı)

Ö

örnek
- Nesne. (İng., instance)
örtük çağrı
- Çalışma anı kitaplığı ya da kaynak kodun dönüştürülmesi sırasında dil işlemcisinin sentezlediği kod tarafından yapılan çağrı. (İng., implicit call)
özyineleme
- Bir şeyin kendine atıfta bulunması; bir metodun veya veri yapısının tanımında kendisine atıfta bulunması. (İng., recursion)
(Sayfa başı)

S

sevkiyat
- Bir yazılımın konfigürasyon dosyalarının uygun bir biçimde oluşturulması suretiyle hedef yerin (şirket, site) gereksinimlerine göre kurulması. (İng., deployment)
sınıf 🔎
- Aynı özelliklere sahip varlıkların temsil ettiği kavramın nesne paradigması dillerinde tanımlanmasını sağlayan üstkavram. (İng., class)
sıradüzeni
- Öğelerin içerme, kalıtlama gibi ilişkilerle düzenlendiği kap, hiyerarşi. (İng., hierarchy)
sonlandırıcı
- Bir nesnenin çöp toplayıcı tarafından yönetilmeyen kaynaklarının döndürülmesini sağlayan ve çöp toplama sürecinin son aşamasında otomatik olarak çağrılan özel metot. (İng., finalizer)
soysallık 🔎
- Aynı türün veya metodun, tür parametrelerindeki kısıtlar dışında bir türe bağımlılık göstermeksizin kullanılabilmesi. (İng., generics)
soyut sınıf
- Nesnesi yaratılamayan sınıf. (İng., abstract class)
sözdizim
- Bir dilin deyim ve tümcelerinin nasıl oluşturulabileceğini tanımlayan kurallar. (İng., syntax)
sözlükçe
- Belli bir konuya sınırlı sözcük ve terimlerin anlamlarının verildiği küçük sözlük. (İng., glossary)
süreç
- Çalışmakta olan program. (İng., process)
(Sayfa başı)

T

tanımlayıcı
- Değişken, sabit, metot gibi programlama öğelerine atıfta bulunmak için kullanılan im. (İng., identifier)
tutacak
- Java gibi nesneye doğrudan erişilmesine izin verilmeyen dillerde, nesnenin ait olduğu sınıfın sözleşmesine uygun kullanılmasını sağlayan akıllı gösterici. (İng., handle, reference)
(Sayfa başı)

Ü

üstkavram
- Kavram tanımlamakta kullanılan kavram; problem tanımında geçen kavramların çözüm uzayına taşınmasında kullanılan kavramlar. (İng., meta-concept)
üstnesne
- İlişkin program öğesinin özelliklerini soyutlayan nesne. (İng., meta-object)
üstsınıf
- Bir grup sınıfın ortak özelliklerini soyutlayan genel sınıf. (İng., super class)
(Sayfa başı)

V

varlık
- Algılanmak suretiyle zihinde içselleştirilerek imgeleme taşınan fiziksel veya soyut şey. Nesne paradigmasını temel alan yazılım geliştirme yöntemlerinin amacı probleme ilişkin varlıkların uygun bir biçimde çalışan program içindeki nesnelere dönüştürülmesidir. (İng., entity)
varsayılan yapıcı
- Argüman sağlanmadan kullanılabilen yapıcı. (İng., default constructor)
(Sayfa başı)

Y

yapıcı
- Yeri ayrılmış bir nesnenin kullanılabilir hale getirilmesi için ilklendiği ve/veya gereksindiği dış kaynakları edindiği özel metot. (bkz., kopyalayan yapıcı, varsayılan yapıcı; İng., constructor)
yığın bellek
- Kapladıkları alan programın çalışması sırasında artıp azalan dinamik veri yapıları için yer ayrımının yapıldığı bellek bölgesi. (İng., heap memory)
yordamsal programlama
- Temel soyutlama aracı ve yeniden kullanma birimi olarak altyordamın kullanıldığı ve çözümlerin altyordamların bileştirilmesi yoluyla sağlandığı programlama yöntemi. Fonksiyonel programlamanın aksine, artımsal bir biçimde belleği güncellemek suretiyle yan etki üreterek işini gören yordamsal programlamada altyordamlar birinci sınıf programlama öğesi değildir. (İng., procedural programming)
yorumlayıcı
- Kaynak kod komutlarını teker teker ele alıp, hedef makinenin komutlarına dönüştürerek çalıştıran yazılım. Akılda kalıcılığı artırmak adına, yorumlamayı bir konuşmacının söylediklerinin simultane tercüman tarafından anında ikinci bir dile çevrilmesine benzetebiliriz. (bkz., derleyici; İng., interpreter)
(Sayfa başı)